Siz bakmayın Sibirya’nın son günlerde oynadığı soğuk oyuna. Öyle üç beş gün soğukla kış mı yaşanırmış? Bize büyük bölümünde bahardan kesitler sunan, hatta kesiti bırakın, baharın bizzat kendisini ayağımıza getiren ocak ayını şöyle bir değerlendirelim.
Aslında yağışsız olmasının dışında gayet normal başlamıştık ocak ayına. İlk 10 günde serin, hatta bazen üşüten, ama genel olarak mevsim normallerine yakın sıcaklıklarla bol bol sisli günler geçirdik. Ne olduysa 10 Ocak’tan sonra oldu. Sıcaklıklar, ayın günlerini takip eder oldu. 10 Ocak’ta 10 dereceyi bulduk, 15’inde 15 dereceyi aştık, 20’sinde ise 20 derecelere dayandık derken, “ay sonunda 30 olur muyuz?” diye düşünürken, kuzeyde Rusya’yı donduran, sıcaklıkları -20 derecelere kadar düşürüp derin dondurucu etkisi yaratan Sibirya, bölgemizdeki sıcak gidişata dur dedi. Ayın son 1 haftasını, kışa yaraşır bir şekilde buz gibi geçirdik. Ayın genel tablosuna baktığımızda, ocak ayı kayıtlara “normallerine göre 2 ile 4 derece civarında sıcak geçen ay” olarak geçti. Aşağıdaki grafiklerde bazı merkezlerimizde ay boyunca ölçülen en yüksek – en düşük sıcaklıkları bulabilirsiniz:
Ocak ortasında baharı yaşadık dedik ama bu sadece lafta kalmadı. Bölgemizde son yıllarda hep yaz aylarında kırmaya alıştığımız en yüksek sıcaklık rekoru, Uzunköprü istasyonumuzda kırıldı. Sıcaklıkların 20 dereceye dayandığı 20 Ocak’ta Uzunköprü’de uzun yıllar ocak ayı en yüksek sıcaklığı kıl payı ile kırıldı. Uzun yılların 19.0 derecelik rekoru, 20 Ocak 2014 tarihinde 19.1 derece ile geliştirildi. Trakya’daki istasyonlar içinde en yüksek sıcaklık, lodosun fön etkisi yarattığı Tekirdağ’da ve Gökçeada’da 20.4 derece ile kaydedilirken, en düşük değer son haftada dondurucu soğuklara ev sahipliği yapan Edirne’de -5.0 ile ölçüldü. Aşağıdaki haritada bölgemizde ay boyunca kaydedilen en düşük ve en yüksek sıcaklıkları görebilirsiniz:
Kış ortasında otları bile sarartan, aralık ayından devreden ve ocak ayının da ilk yarısını rehin tutan kuraklık, ikinci devrede etkisini yitirdi. Kar konusunda pek şanslı olmasa da, bölgemizin batısı, Çanakkale haricinde yağmura doydu. Edirne, Kırklareli, İpsala, Uzunköprü çevreleri geçen sene olduğu gibi bu sene de normallerini katlayan yağışlara sahne oldu. Tekirdağ genelinde yağışlarda normallerine göre yüzde 20 ile 50 arasında azalma gözlenirken, barajlarındaki su miktarı gün geçtikçe azalan ve yazı nasıl getireceğini kara kara düşünmeye başlaması gereken İstanbul’da ise yağışlar normallerinin çok altında kaldı. İşin kötü tarafı, son verilere göre şubat ayının ilk yarısında da, barajları doldurabilecek miktarda yağışlar beklenmiyor. Aşağıdaki haritada ocak ayında istasyonlarda kaydedilen toplam yağış miktarlarını ve bunların uzun yıllar ocak ayı yağış ortalamasına oranını bulabilirsiniz:
Kışın yarısından çoğunu geride bırakmak üzereyiz. Kar sezonunu ise hala maalesef ufak tefek yağışların dışında Trakya’nın büyük bölümünde açamadık. Aslında sadece Trakya’da değil, şu anda metrelerce kar bulunması gereken 3000 metre rakımlı kayak merkezlerimiz bile beyaza hasret. Bu yüzden soğuk ya da sıcak olsun, yağışlı ya da kurak olsun, ülkemizde ve bölgemizde kış, kar beyazı olmadan hep bir yanı, en önemli yanı eksik olarak kalır. Şu sıralar gidişata baktığımızda o eksiği giderebilecek bir kar yağışı maalesef görünmüyor. Aşağıdaki haritada görülen, kar kuraklığını bize yaşatan bu döngünün değişmesi ve mevsimleri şanına namına yaraşır bir şekilde geçirmemiz umuduyla, herkese mutlu şubatlar…